11 Ocak 2012 Çarşamba

Seninki kaç santim?

Seninki kaç santim?: 600 binden fazla kişinin verdiği destekle lagos ve orfozu kurtardık. Sıra diğer türleri kurtarmakta! Denizlerimizin ve balıkların geleceği için, iş işten geçmeden, daha fazla ertelemeden, hemen şimdi eyleme katıl.

Lütfen balıklarımızı kurtaralım !
Bir destek de siz verin !

10 Ocak 2012 Salı

Yüreğim Seni Çok Sevdi

Yüreğim seni çok sevdi,
o yürek talan,
o yürek yangın yeri,
o yürek seni istiyor,
bir tek seni..


Kitabı bitirdiğimden beri dilimden düşmeyen dizeler bunlar..
İlk önce Piraye,sonra Aslı..
Canan Tan bir kez daha vurdu beni,Aslı'nın aşkıyla,umarsızlıklarıyla,çırpınışlarıyla..
Bu kitabı okurken ilk başlarda aklımdan şunlar geçmişti :
"Ne kadar da Piraye'ye benziyor !"
Evet,kitabın en başları gerçekten de öyleydi,Piraye'yle özdeşleştirmiştim Aslı'yı..
Piraye'nin çocuksuz,Diyarbakır'a gitmeden,Haşim ile evlenmeden önceki haliydi Aslı..
Piraye gibi asi,susmayan,haklarını savunan ve duygularına kati -ket vuran birisiydi !
Ancak kitabın ortalarına geldim,kitap özgünleşmeye başladı..
Aslı'nın hikayesi sürükledi beni,sayfalar birbirini kovaladı..
Piraye'yi okumasaydım,bu kitabı daha çok sevebilirdim.Ancak yine de çok sevdim zaten..
Ama Haşim'e kızdığım gibi Murat'a da çemkirdim..Bazen erkekler gerçekten ailelerine söz geçiremiyorlar,kendi istekleri doğrultusunda hareket edemiyorlar.
Aslı ve Piraye'yi gerçek gibi algılamıştım ben..Ta ki kitabın sonundaki "hayal ürünüdür" yazısını görünceye kadar..Ancak hala yaşıyor onlar benim için..
Canan Tan yine müthiş bir eser çıkarmış ortaya..
Etkiliyor,derinden yaralar açıyor Yüreğim Seni Çok Sevdi..
Bu kitabın sonunda da gözlerim doldu..
Yalnız başına kalmıştı Aslı..
Murat yoktu,Robin yoktu(olmasa da olur zaten ! ) , kariyerini silip bir kenara atmıştı Aslı..
Artık duygularının sürüklediği yere gitmeye karar verdi..O yüzden geldi Türkiye'ye..Murat ile ilgili hayalleri vardı belkide.Kenarda,kıyıda bir şekilde kalmıştı bunlar.Her ne kadar silmeye çalışsa da bunları Aslı,kirli bir camı silmek ne kadar zorsa,kalbini parlatmak ta o kadar zordu onun için..Ancak,onun yüreği kirli değildi.Onun yüreği,en güzel duygularla doluydu belkide..
Canan Tan'ın bir de şöyle müthiş bir yeteneği var..
Mezuniyeti ve iş hayatına başlayışını aradaki dönemi anlatmadan direk atlayacak diyelim,o iki konuyu o kadar güzel birleştiriyor ki,sanki bunlar arka arkaya olmuş gibi..Aynı zamanda beni bitiren o FİNAL sayfaları..Yavaş yavaş hüzün çöker içime  o sayfalarda.Bir hayatın bitişi gibi,hayallerimin son buluşu gibi..Mutlu olmayı beklerken mutsuz oldum ikisinde de..Çünkü Piraye iki çocuğuyla kalakalmış,Aslı ise hiç yaşamaması gereken deneyimleri yaşamıştı.(Murat'ın çocuğu vardı,o ise bir Amerikalıyla evlenip ayrılmıştı.) Ama bunları da deneyim hanesine yazmıştı Aslı..Çünkü her yaşadığımız şeyler bizi daha da olgunlaştırıyor.Bunların da örneklerini gördük kitapta..İşte beni yıkan satırlar... (İnternetten alıntıdır)

Garson boş fincanları almaya geldiğinde, Murat'ın cep telefonu çalıyor. Sözünün kesilmesine kızmış gibi, isteksizce açıyor. Ve o anda, ışık tomurcukları beliriyor gözlerinde, gülücükler sarıyor yüzünü...
    ''Kızım! Nasılsın bitanem?  Nasılsın Aslım?''
    Gerisini duymuyorum bile...
    ASLIM!!!
    Şu ana kadarki tüm sözlerinin toplamından kat be kat etkili bu sözcük, depremler salıyor yüreğime... Soluklarım damarlarımdaki kanın hızlı dolanımına yenik düşmüş... Bedenim amansız bir titreme nöbetinin pençesinde...
    Kızının adı Aslım! Benim adımı koymuş ona. Bu gerçeği beynimin hiçbir köşesine yerleştiremiyorum. İnanamıyorum bunu yapabildiğine...
    Telefonu kapatıp bana döndüğünde, gün ışığına çıkardığı örselenmiş duygularıyla benden kalır yanı yok.
    ''Evet'', diyor. ''Aslım, dedim ona! Her solukta özgürce Aslım, diye haykırabilmek için... Son nefesimi verirken de dudaklarımda adının olacağından eminsin artık, değil mi?''
    Geldiğimiz gibi sessizce, yaşadıklarımızın ve yaşayamayıp içimize gömdüklerimizin ezinciyle Çamlı Kahve'den ayrılıyoruz.
    Artık çok geç Murat! Çok geç...
    Yüreğim seni çok sevdi, demiştin. Fazlasıyla kanıtladın. Bu kadarını yapamadım ben. Yüreğimdeki sevgiyi yüreğime gömdüm.
    Senin adın da hep bende yaşayacak.
    Ama... Şairin de dediği gibi...



bir adın kalmalı geriye,
bir de o kahreden gurbet
beni affet,
KAYBETMEK İÇİN ERKEN,SEVMEK İÇİN ÇOK GEÇ...

Yine gözlerimin dolduğunu hissediyorum..O yüzden konuyu kısa kesip,sizi kitabın resmini sunup,bu kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum..
Sevgilerimle,
Cyrstal...

1 Ocak 2012 Pazar

Dünya Yılbaşını Böyle Kutluyor !

Evet efendiim,farkettim ki yılbaşına özel hiç postum yokmuş..Bende bir sitede keşfettiğim bilgileri size aktarıyorum.Okuması çok keyifli,aynı zaman da bir o kadar da ilginç !
Tamamen alıntıdır..


 Yeni yıl ülkemizde şarkılarla, türkülerle, dansözlerle, tombala ve piyangolarla karşılanır. Diğer ülkelerde de coşkuyla kutlandığını biliyoruz, ama her yerin kendine göre bir geleneği, göreneği, bir kutlama şekli var ve hepsi de birbirinden ilginç. Avrupa ve özellikle Amerika’da ortak pek çok şey var, örneğin Aralık ayı boyunca her yerde, taksilerde, marketlerde, alışveriş merkezlerinde Noel şarkılarıçalınıyor, çam ağaçları süsleniyor, etraf Noel Babalarla doluyor... Şimdi gelin minik bir dünya turuna çıkalım ve yeni yıl yaklaşırken etrafta neler olup bittiğine bir bakalım.



Kanada:
Kanada pek çok kültürün kaynaştığı bir yer olduğu için kutlamalar da o oranda coşkulu geçiyor. Yıllardır dünyanın her yerinden akın akın Kanada’ya gelmiş insanlar kendi geleneklerini de buraya taşıdığı için her şey oldukça renkli oluyor. 31 Aralık sabahı herkes birbirine hediyeler veriyor, sonra kiliseye dua etmeye gidiyorlar; döndükleri zaman da geleneksel yılbaşı ziyafeti başlıyor. Ama Kanadalıların yemekten çok önem verdikleri şey gecenin eğlence kısmı. Gençlerin en sevdiği oyun “Aşk Çemberi”: yılbaşı dalları, mumlar ve cevizlerden yapılmış bir halkayı kapı girişine asıyorlar, eğer bir erkek herhangi bir kızı bu halkanın altında dururken görürse o an gidip onu öpme hakkına sahip oluyor. Söylediklerine göre ülkedeki pek çok aşk da böyle başlıyormuş. Diğer bir ilginç Kanada etkinliği ise geleneksel yüzme şenlikleri. Buz gibi havada mayosunu giyip suya atlayan insanlar, yeni yılı zinde ve gözler faltaşı açık bir şekilde karşılamanın şans getireceğine inanıyorlar.
ABD:
Dünya yeni yılı kutluyor Her ırktan, her renkten insanın bir arada olduğu Amerika’da yeni yıl kutlamaları bir ay önceden başlıyor. Her evde ağaçlar yıldızlarla, meleklerle süsleniyor; pencerelere ve tavanlara renk renk ışıklar asılıyor. 26 Aralık’taki Şükran Günü’nde büyük bir sofra kuruluyor ve aylardır görüşemeyen tüm akrabalar bir araya geliyor. Çocukların en sevdiği gelenek ise, Noel Baba kılığına girmiş olan (ve muhtemelen bunu ek iş olarak yapan) bir uyanığın bütün yıl hiç yaramazlık yapmamış olan çocuklara ne hediye istediğini sorması, bunu duyan anne-babaların da çocuklarına o hediyeyi alarak çam ağacının altına yerleştirmesidir.Ama gerçekten en eğlencelisi, bizce tüm insanların yeni yıla girmeye az kala meydanlarda toplanması ve şarkılar, türküler eşliğinde avaz avaz geriye doğru sayarak yeni yıla girmeleri. Hemen arkasından patlayan havai fişeklerle gökyüzünün bir ışık şölenine dönüşmesi ise işin en zevkli kısmı.
Fransa:
Avrupa’da en çok önem verilen şeylerden biri ışıklandırma. Fransa ise ışıkların hakkını en iyi veren ülkelerden biri.Söylendiğine göre yılbaşı zamanında Paris’te gece ve gündüz neredeyse birbirinden ayırt edilemiyormuş. Hatta 21 Aralık’ta “Işık Festivali” (Lucida) bile düzenleniyormuş ve ışıklar bu festivalden sonra bile yanmaya devam ediyormuş. Burada da insanlar kiliseye gidip  sevdikleri için dua ediyorlar. Gecenin geri kalan kısmı ise bizim ülkemizdeki gibi kutlanıyor; hediyeler, tebrikler ve tabii ki sabaha dek eğlenilen partiler var orada da.


Hindistan:


Dünya yeni yılı kutluyor Diğer bir ilginç gelenekler ülkesi de burası. Kuzey Hindistan’daki insanlar yılbaşlarında baştan aşağı çiçeklere bürünüyorlar; pembe, kırmızı, turuncu, mor gibi canlı renklerde giysiler giyiyorlar, sariler takıyorlar. Kadınlar baharı simgelediği için özellikle sarı renkli çiçekleri tercih ediyorlar. Buradaki Hıristiyan Hintliler için yılbaşı gecesi ağaç süslemek çok önemli, ama o ağacın türü biraz farklı; onlar çam değil, muz ve mango ağaçlarını süslüyorlar. Hindularsa kutsal eşyalarının bulunduğu özel kutularını yataklarının başucuna koyuyorlar. Bu onlar için çok önemli, çünkü yeni yılın ilk gecesini ve ilk sabahını bu özel eşyalarıyla geçirmenin onlara şans ve mutluluk getireceğine inanıyorlar. Bütün Hindistan’da fakirlere yardım ediliyor, insanlar sevdiklerine hediyeler alıyor. Ayrıca bütün çatılara ve evlerin duvarlarına ışıklı lambalar asılıyor, böylece yeni yılın neşeli ve sıkıntısız geçeceğine inanılıyor.
İngiltere:
Dünya yeni yılı kutluyor İngiltere geleneklerine çok bağlı bir ülke olduğu için yüzyıllar önce yapılan eğlence ve adetleri şimdi de görmek mümkün. Bütün bir ay boyunca Şükran Günü’ne ve yılbaşı gecesine hazırlanan İngilizler, neler pişirileceği, ne giyileceği, nasıl eğlenileceği meselesini de günler önceden planlamış olurlar. En önemli geleneklerden biri Unlu Puding Günü mesela. O gün tüm aile toplanıyor ve İsa ile 12 Havarisini temsil etmek amacıyla 13 kişi ateşin başına geçiyor. Her biri sırayla pişmekte olan pudingin tahta kaşığını, aynı yönde, yani doğudan batıya doğru karıştırıyor. İşin en önemli kısmı pudingin içine atılan gümüş para. Bu para kimin kasesinden çıkarsa yeni yılın ona mutluluk, sağlık ve para getireceği söyleniyor. Bir de yılbaşı gecesi bütün çocukların baş ucunda mutlaka kırmızı bir çorap bulunuyor, Noel Baba hediyeleri gizlice dağıtırken o çorapların içine şeker koymayı asla ihmal etmiyor. Tabii yaramaz çocuklarınki hariç.
Meksika:
Yılbaşı geleneklerinin en ilginci belki de Meksika’da yaşanıyor, çünkü Meksikalılar için yılbaşı gecesi bir tür “Ölüler Günü”. Ama düşündüğünüz anlamda değil. Onlar, o geceyi şakalarla, eğlencelerle ve komik kostümlerle geçiriyorlar. İşin dini kısmı da çok önemli olduğu için İsa’nın doğumunu, çektiği sıkıntıları gösteren tiyatrolar, sokak gösterileri düzenliyorlar. Onların Noel Babası yok, ama sihirli bir perileri ve bir de ak sakallı dedeleri var. Perinin adı “El Nio Dios”, Noel arifesinde geliyor ve uslu çocuklara hediyeler dağıtıyor. Diğeri ise 6 Ocak’ta gelen ak sakallı “Reyes Magos”. O da çantasından şekerler, çikolatalar çıkarıyor ve çok güzel hikayeler anlatıyor. Yılbaşı gecesi üzerinde cadı, vampir, hayalet kostümleri olan çocuklar ve gençler kapı kapı gezerek yiyecek ve şekerlemeler topluyorlar; bunları veren ev halkı da ölüleri beslemiş olduklarını düşünerek alabildiğine cömert davranıyor. Sonra da tüm halk sabaha kadar sokaklarda eğleniyor. Ama Meksika gibi sıcak ülkelerde yılbaşının en kötü yanı ne yazık ki hiç kar yağmaması.
Çin:
Dünya yeni yılı kutluyor Yeni yıl kutlamalarına bir ay önceden başlayan diğer bir ülke de Çin. Sokaklar süsleniyor, hediyeler alınıyor, yiyecekler günler öncesinden hazırlanıyor. Ama en önem verdikleri şey bütün evin baştan aşağı temizlenmesi, kapıların, pencerelerin, hatta duvar kağıtlarının komple yenilenmesi. Bitmekte olan yıldan kalan tüm kötülüklerin ve uğursuzlukların böylece evlerinden temizlendiğine inanıyorlar. Yalnız bu yenileme esnasında kullandıkları renk ağırlıklı olarak kırmızı ve tonları olmak zorunda. Daha sonra isterlerse değiştirebilirler, ama maksat yeni yıla bu renklerle girilsin, çünkü şeytani ruhların en nefret ettiği ve uzak durdukları renk bu. Yeni yıl gecesi üzerlerine “Hang Bo” adlı kırmızı özel kostümlerini giyiyorlar ve bütün gece sadece deniz ürünleri ile besleniyorlar, böylece tüm dileklerinin yeni yılda gerçekleşeceğine inanıyorlar. Yemekten sonra ise herkes “Fener Festivali” için sokağa çıkıyor, sabaha kadar şarkılar söyleniyor, danslar ediliyor, şovlar yapılıyor.
Avusturalya:
Yılbaşının yaz ortasında kutlanıyor olması kulağa biraz garip geliyor doğrusu. Mevsimler ekvatorun güney kısmında tamamen tersine döndüğü için gelenekler ve eğlenceler de inanılmaz farklı oluyor tabii ki. Bir kere hava sıcak olduğundan yeni yıl pikniklerle, kumsal partileriyle, hatta sörf yaparak karşılanıyor. Dünyanın geri kalanı gibi onlar da evlerini süslüyorlar ama onların süsleri arasında kanguru, koala gibi değişik hayvan figürleri var. Geleneksel yılbaşı yemeklerini bahçeye kurulan kocaman bir sofrada bütün aile toplanarak yiyorlar, her şey özenerek hazırlanmış oluyor, fakat o gecenin favorisi özel yılbaşı tatlısı çilekli-kremalı Pavlova. Gece yarısına doğru herkes battaniyelerini ve örtülerini alarak yakındaki bir parkta toplanıyor, mumlar yakıyor, elele tutuşup şarkılar söyleyerek yeni yıla giriyorlar.
Finlandiya:
Dünya yeni yılı kutluyor Yılın önemli bir kısmının karanlık ve kasvetli geçtiği kuzey ülkelerinde, yeni yıl kutlamalarının bizlerdekinden daha özel bir anlamı var. O geceden itibaren günler artık uzamaya ve geceler de kısalmaya başlıyor. Uzun süren gecelerin karanlığını ve karamsarlığını azaltmak ve yaklaşmakta olan güneşli günlerin umudunu canlandırmak için Finliler yılbaşı dönemini ışıl ışıl geçiriyor, hatta bu ışık denizinden bir an bile mahrum kalmamak için hiç kimse perdelerini kapatmıyor. Ayrıca herkes neşeli hazırlıklara girişiyor, kadınlar kermesler düzenliyor, çocuklar tiyatro temsilleri ve eğlenceli gösteriler hazırlıyor ve ay boyunca ‘Pikkujoulu’ (küçük yılbaşı) da denen partiler veriliyor. Özellikle iş yerlerinde bu partiler asla ihmal edilmiyor, hatta o gün patronlar çalışanları için küçük şakalar veya oyunlar düzenliyor. Finlandiya’daki Noel Baba’nın adı ‘Joulupukki’, ama görüntü olarak diğer Noel Babalar’dan bir farkı yok. O gece henüz çocuklar yatmadan Joulupukki kapıyı çalıyor ve içeri girince tahmin edin ne diyor? Evet bildiniz: ‘Hoyyohoo! Acaba burada bütün yıl uslu olmuş, çalışkan küçük bir çocuk var mı?’
Diğer ilginç gelenekler:
Tayvan: İnsanlar yılbaşı gecesi su savaşı yapıyorlar, herkes yeni yıla sırılsıklam giriyor.
Japonya: Kötü ruhları evlerinden uzak tutmak için kapılarına bir tutam saman asıyorlar.
Brezilya: Hiç durmadan dört gün dört gece samba yapıyorlar, üstlerindeki rengarenk karnaval kostümlerini o süre boyunca hiç çıkarmıyorlar.
Yeni Gine: “Barış Elçisi” adı verilen yetim çocuk, her yıl farklı bir kabilede kalıyor, yılbaşı gecesi kabilenin reisi “Barış Elçisi”ni yeni kabileye teslim ediyor. Eğer çocuk o yıl bulunduğu kabilede ölecek olursa o kabileye savaş ilan ediliyor.

Hoşgeldin 2012 !


Yeni yılımızın ilk günündeyiz..
Umarım 2012 bize 2011'in getirmediği bir sürü güzellik getirir..
Sağlıklı,mutlu ve başarılı bir yıl diliyorum.Her şey gönlünüzce olsunn :))

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...