31 Temmuz 2013 Çarşamba

Minik Watsons Alışverişi

Watsons indiriminden yararlanmak istedik ve minik bir alışveriş yaptık.

Watsons markalı "Repairing treatment wax" saç kremi : Ballısını tercih ettik.Saçları yumuşatma ve hacim kazandırma vaat ediyor.İlk kez denedim ve saçlarım zaten duştan çıktığımda yumuşak olduğu halde açıkça farkedilir şekilde yumuşadı :) Uzun bir süre kullanınca yazısını detaylı yazarım.

Shiffa Home Tatlı Badem Yağı :  Tatlı badem yağı kirpiklere iyi geliyor,aynı zamanda saçları ve cildi beslemeye de yardımcı oluyor.Bu sebeple aldık.Bunu da kullanınca detaylı yazısını yazarım.

Beni üzen ise 4'lü argan yağı setini bulamamak :(

29 Temmuz 2013 Pazartesi

Baby & Me

Kore filmlerini boşladığımı düşündüm ve bir Kore filmi seçeyim dedim.Uzun zamandır aklımdaydı bu film.
Jang Geun Suk'un yakışıklılığı ve bebeğin şekerliği için puanım 6/10 :)
Benim için durağan bir filmdi,ama yine de şekerdi :)

Türü:Komedi ,Romantik
Süresi:98Dk
Oyuncular:Jang Geun-suk
Mason Mun
Kim Byeol
Choi Jae-hwan
Serseri bir öğrenci olan Han Jun So (Jang Geun Suk) ya adam akıllı bir ders vermek isteyen ailesi, 100 dolar bırakarak evi terk eder.. bu durumu pek de kafasına takmayan Han Jun Su alışveriş yapmak için süpermarkete gider raftan birşeyler alıp döndüğünde ise alışveriş arabasında yatan bir bebekle karşılaşır. Kundağında ise babasının o olduğuna işaret eden bir mektup vardır.
 
ailesinin de yanında olmayışı, Han Jun So'nun büyük sorunlar yaşamasına sebep olur. başta Wu Roo adındaki bu şirin bebekten kurtulmaya çalışsada , zamanla bebeğin tatlılığına kapılmaktan kendini kurtaramaz.. wu roo ya anne sütünü bulmaktan başka seçeneği yoktur.
Anne sütünü nereden bulabilir ?

Hayattan Kesitler #7

Fotoğraflar biriksin derken yine boşladığım bir yazı :)

 Baya önceden olduğunu fuar fotoğraflarından anlayabiliriz :) Fuardan aldığım kitaplara,tanıştığım yazarlara bakmak ve detaylı okumak için tıklayın :)
ikinci gidişim de burada.

Kütüphaneden böyle bir kitap almıştım ama ne ismi ne içi mantıklı gelmedi :) 72 basımıymış ve pek bilinmiyor sanırım.Başlamadan bıraktım neredeyse.
Fısıltı gerçekten çok güzel ve heyecan vericiydi.
Güllerin rengiyle kapağının tezatlığı :) Yorumum için tık tık.

Kirpilerin gözünden aşkın anlatıldığı,güzel bir kitaptı.Hemencecik bitti.

Abla hediyesi bayıldığım bir ayraç :)

İki ayrı kitap ve iki püsküllü ayraç :) Hacı Murat ve alttaki Ada'daki Ev. Ada'daki Ev'i yarım bıraktım.Sanırım yazım tarzından dolayı pek içime sinmedi.

Blogda da tarifini paylaştığım güzel bir yemek :) Tık.

İftar sonrası Once Upon a Time ve Magnum ile keyif yapmaca.Günün Keyfi serisine katkıda bulundu.

Fırından alınan sıcak pide :)
Ablamın kalemine göz diktiğim anlar :)
Senden Önce Ben kitabında bu ifadeye rastlayınca şaşırdım.Bence çeviriden kaynaklı :P

Bir ara kitap okuma defterimi o kadar boşlamıştım ki 10 kitap birikti desem abartmış olmam.Sabahladığım zamanlar ya da geceleri hep bir heves gelir ve bu defterimi tamamlarım.O sabahlardan birinde :)
Kitap okuma defterimle ilgili başka bir post daha yapacağım.O gelene kadar kitap okuma defterime göz atmak isterseniz tık tık.
Son zamanlarda okuduğum kitapların kapaklarının güzelliğine bakar mısınız :)


Bu seriyi geciktirdiğim için hep yoruluyorum :) Ama değerlendirmek iyi geliyor :)











27 Temmuz 2013 Cumartesi

DIY : Erimiş ya da Hoşlanmadığınız Rujlarınızı/Nemlendiricilerinizi Atmayın!

Geçen gün çantamda nemlendiricimi unutunca olanlar oldu.Bu nemlendirici zaten benim favori nemlendiricim olan Gabrini'den daha "sıvı" ya da "kaygan" Ne kadar doğru bir tabir oldu bilemiyorum ama :)
Bir çok kez dediğim gibi favori nemlendiricim Gabrini ama arada sırada ışıltılarını sevdiğim için buna da elim gidiyor.
Günler sonra mı desem haftalar sonra mı farkedildi bu :)
Eminim ki yazın çoğumuzun başına gelmiştir bu tarz olaylar.İlk olarak tabii ki buzdolabı yöntemini denedim ama sonuç değişmedi.
Ben de ne yapabilirim diye aradım,taradım bu yöntemi bulduum :)
O zaman blogdaki ilk "DIY" projemle başlayalım.Böylece hoşlanmadığınız rujlarınızı da karıştırarak daha güzel bir ruj elde edebilirsiniz :)

İhtiyacımız Olanlar :

Bir adet ruj/nemlendirici
Bir adet rujumuzu koyabileceğimiz küçük kap

Nemlendiricimizin (ruj ya da nemlendirici çok karıştı bu olaylar:) başını kesiyoruz ve bir kaşığın içine koyuyoruz.
Ocağı açıp üstünde eritiyoruz.(5-10 saniye içinde eriyor) Sonra bir kaba koyuyoruz ve donmasını bekliyoruz ki bu da çok kısa bir süre.

Gördüğünüz gibi böyle oluyor.
Hem eskisinden daha katı hem de içindeki parıltılar dahil olmak üzere hiçbir şey kaybetmedi.Yeni halini daha çok sevdim :)

Biraz az görünse de sürdükçe az olmadığını anlayacaksınız :)

Deneyen olursa yorumları beklerim !


26 Temmuz 2013 Cuma

S*ktir Et

Canım kişisel gelişim okumak isteyince bunu elime aldım.
Hayatta her şeyi bu kadar es geçmek mümkün olmuyor bence :)
Atlaya atlaya okudum çoğu yeri,çünkü her şey için tavsiye aynı : s*ktir et :)
Kitap bu temel üzerine kurulmuş.Hoşuma gitmedi açıkçası.


Bir iki kitaptır hep internetten kullanıyorum fotoğrafları,affola :)

25 Temmuz 2013 Perşembe

Ye Dua Et Sev / Kitabı ve Filmi


Kitap öncesinde bir çok yorum okudum.Çoğu kişi "sıkılabilirsin" diyordu.İlk başlarda Hindistan'a doğru gerçekten sıkıldım.İlginçtir ki,herkesin çok sıkılarak okuduğu Hindistan gezisi bölümünü ben çok severek okudum.Belki de meditasyon türü şeyleri sevdiğimdendir :) Endonezya bölümünü de severek okudum diyebilirim.En çok İtalya kısmında sıkıldığımı düşünürken ( ki benim de bir dünya seyahati hayalim vardır ve İtalya'yı çok merak ederim ama..) geri dönüp baktığımda,tekrar okuduğumda o kısımlar da güzel geliyor bana.
Herkesin beğenebileceği bir kitap değil ; çünkü bir kadının içsel sıkıntılarını,kısır döngülerini,sonrasında iyileşme sürecini anlatıyor.Ama ben severek okudum diyebilirim :)

Altı Çizili Cümleler : 

Sonra yalnızlık beni sorguya çekmeye başlıyor ki bu dehşete kapılmama sebep oluyor,çünkü her zaman saatlerce sürüyor.Nazik,ama acımasızdı ve sonunda hep yanıltır beni.Bana mutlu olmak için bildiğim herhangi bir sebep olup olmadığını sorar. sf:81

Tek bir insanı ne çok sayıda etken oluşturuyor! Ne kadar çok şeye bağlı yaşıyoruz,zihinlerimizden,bedenlerimizden,tarihlerimizden,ailelerimizden,şehirlerimizden,ruhlarımızdan ve öğle yemeklerimizden aldığımız ne çok etki var! sf:84

Zihnin dinlenme mekanı kalptir.Zihnin bütün gün tek duyduğu çınlayan ziller,gürültü ve tartışmalar,oysa tek istediği sukunet.Zihnin huzuru bulacağı tek yer kalbin sessizliğindedir. sf:223

Bir gün yaşamının bu anına hoş bir yas zamanı olarak bakacaksın.Matemli ve kalbi kırık olduğunu ama yaşamının değişmekte olduğunu ve bunun için olabilecek en güzel yerde bulunduğunu göreceksin , lütufla çerçevelenmiş güzel bir tapınma mekanı. sf:234


Ayrıca bazı kelimeler çok ilgimi çekti :

 İtalyanca'da bir kelime varmış : Il bel far niente . Anlamı ise "hiçbir şey yapmıyor olmanın güzelliği" Gerçekten çok hoşuma gitti.

L'arte d'arrangiarsi ise "hiçbir şeyden bir şeyler yapabilme sanatı" ymış.
Açıklamaları da çok hoşuma gitti :)

Filmine gelecek olursak,
Tabii ki kitabının yerini tutamaz.Kısa sürmesi gerektiği için üstün körü geçilmişti.Ama yine de güzeldi.
Aklıma takılan bir kaç yer vardı bu filmde,kitapla uyuşmayan :

* Teksaslı Richard Liz'e "Obur" değil "Zerzevat" diyordu.
* Küçük Ketut filmde yoktu
*Liz'in tek elbisesinin "siyah" olduğundan bahsediliyordu ama filmde "yeşil" di.

Gereksiz,küçük ayrıntılar :)


24 Temmuz 2013 Çarşamba

Pink Floyd'un kurucusu Roger Waters İstanbul'da, davetiye kazanma şansı Hürriyet Dünyası'nda!

Sizlere harika bir haberim var!

Şimdiye kadar yapılmış en büyük sahne gösterisi ile İstanbul’da 4 Ağustos akşamı hayranlarıyla buluşmaya hazırlanan ‘The Wall’ dev prodüksiyonu, izleyenlere unutamayacakları saatler yaşatacak görsel şovları ve tabii ki efsanevi müzisyen Roger Waters’ın adeta marş haline gelmiş parçaları ile İTÜ Stadyumu’nda olacak.

Pink Floyd’un kurucusu Roger Waters’ın albümleri ile aynı adı taşıyan ve konserde tüm ‘The Wall’ albümünün muazzam bir şölen ile gerçekleştireceği konser için şimdiye kadar eşi benzeri görülmemiş büyüklükte bir sahne ve Berlin duvarını temsil eden 110 metrelik bir duvar kurulacak. Roger Waters turneye adını veren o meşhur duvarı İstanbul’da 199. kez yıkacak. Daha önce benzeri görülmemiş özel efektlerle donatılmış duvarın gölgesinde ise  ‘’Another Brick in The Wall’ parçasını sürpriz bir ekip Roger Waters ile seslendirecek.

Şarkıları kadar görsel şovları, ışık sistemi ve seyircisini adeta şaşkına çevirecek daha bir çok sürprizi içinde barındıran konser için 140 tonluk prodüksiyon malzemesi İstanbul’a 75 tırla gelecek.

Şimdiden görmek için sabırsızlandığım bu eşsiz organizasyona katılmak için tek yapmanız gereken 30 Temmuz’a kadar www.hurriyetdunyasi.com adresine üye olmak/giriş yapmak. Başvuran her 100. kişiye olmak üzere, toplamda 5 kişiye çift kişilik davetiye hediye ediliyor.

Siz de benim gibi “Böyle konser bir daha gelmez” diyorsanız elinizi çabuk tutun ve hemen Hürriyet Dünyası’na tıklayın.




Bir bumads advertorial içeriğidir.

23 Temmuz 2013 Salı

Müziğin Enerjisi #10

Bu sıralar bu şarkı..

Ne yapsan olmuyor gözüm
Terketmiyor bizi hüzün
Bir macera yaşamak dediğin
Küçük zamanlar harmanı
Sevildiğin üzüldüğün

Hatırlamaktan ibaret
Hatıralar nihayet
Tesellisi çok zor sözün

Ne gemiler yaktım
Ne gemiler yaktım
O kadar yandı ki canım 
Sonunda karşıdan baktım
Ne göreyim kendime 
Yıldızlardan daha uzaktım

Ne gemiler yaktım
Ne gemiler yaktım
O kadar yandı ki canım 
Sonunda karşıdan baktım
Ne göreyim kendime 
Yıldızlardan daha uzaktım

Bu kızı yeniden büyütmeliyim
Kor ateşlerde yürütmeliyim
Değirmenlerde öğütmeliyim
Farkındayım farkındayım

Bu kızı yeniden büyütmeliyim
Kor ateşlerde yürütmeliyim
Değirmenlerde öğütmeliyim
Farkındayım farkındayım

Kazanmalı kaybetmeli
Aşk uğruna harbetmeliyim
Bu kızı yeniden büyütmeliyim
Farkındayım farkındayım

Kendini seçemiyorsun
Bırakıp kaçamıyorsun
Yazmadığın bir hikayede
Uzun yada kısa vadede
Az biraz keşvediyorsun
Öteki olabilmeyi
Yerine koyabilmeyi
Geride durabilmeyi öğreniyorsun

Ne gemiler yaktım
Ne gemiler yaktım
O kadar yandı ki canım 
Sonunda karşıdan baktım
Ne göreyim kendime 
Yıldızlardan daha uzaktım

Bu kızı yeniden büyütmeliyim
Kor ateşlerde yürütmeliyim
Değirmenlerde öğütmeliyim
Farkındayım farkındayım

Bu kızı yeniden büyütmeliyim
Kor ateşlerde yürütmeliyim
Değirmenlerde öğütmeliyim
Farkındayım farkındayım

Kazanmalı kaybetmeli
Aşk uğruna harbetmeliyim
Bu kızı yeniden büyütmeliyim


Farkındayım farkındayım

Müziğin Enerjsi #9



Püreli Ispanak Graten

Tarif  Muhteremle Afiyetle'den :) Gerçekten çok lezzetli.İçindeki patates püresi ayrı bir güzellik katıyor.Ispanak ve pırasa olduğu için de demir deposu :) Yalnız soğuk bir esprisi kalmıyor yemeğin,mutlaka sıcak yemek gerekiyor.
Biz denedik ve bayıldık :)

Malzemeler;

1 kilo ıspanak,
4 adet pırasa,
4 adet büyük boy patates,
Zeytinyağ, tuz, karabiber.
Beşamel sos için;
2 yemek kaşığı tereyağ,
3 yemek kaşığı un,
3,5 su bardağı süt,
Üzerine;
Kaşar peynir.
TARİFİ;
Patatesleri haşlayın, sıcakken kabuklarını soyup, ezin.
İçine tuz, karabiber ve biraz zeytinyağı, biraz süt ekleyip, iyice yoğurun.
Fırın tepsisinin içini yağlayın, hazırladığınız püreyi tepsiye yayın.
Ispanağı ayıklayıp, doğrayın ve yıkayıp süzülmesi için süzgece alın.
Pırasaları ayıklayıp yıkadıktan sonra ince ince doğrayın.
Tencereye yağ dökün, önce pırasaları soteleyin, üzerine ıspanakları ve tuzunu ilave edin.
Pırasa ve ıspanağın diriliği gidinceye kadar pişirip, ocağı kapatın.
Beşamel sosu yapmak için;
Tereyağını eritin, içine unu ilave edin.
Sürekli karıştırarak unu kavurun, sütü ilave ederek iyice karıştırın.
Tuzunu ilave edin, muhallebi kıvamına gelene kadar pişirin.
Pişen beşamelin içine pırasa ile pişirdiğiniz ıspanağı ekleyip, karıştırın.
Hazırladığınız beşamelli ıspanağı patates püresinin üzerine yayın.
Üzerine kaşar rendesi serpin.
Orta hararettte ki fırında üzeri kızarıncaya kadar pişirin.
Üzerine kaşar rendesi serpin.
Orta hararettte ki fırında üzeri kızarıncaya kadar pişirin.

21 Temmuz 2013 Pazar

Günün Karesi #1

Yeni bir serii :)

Bu fotoğrafı görünce karar verdim bu seriyi oluşturmaya.Harika harika harika bir fotoğraf!

20 Temmuz 2013 Cumartesi

Mr&Mrs Smith


Yine bir ben kaldım galiba izlemeyen klasiği :)
Birbirlerinin tetikçi olduğunu bilmeyen ve rakip firmalarda(!) çalışan bir çiftin hikayesi.Fazla spoiler vermek istemiyorum zira etrafta bütün filmi anlatan yazılar var.
Aksiyon dolu,güzel bir filmdi.İzleyin :)


YönetmenDoug Liman
YapımcıLucas Foster
Akiva Goldsman
Eric McLeod
Arnon Milchan
Patrick Wachsberger
SenaristSimon Kinberg
OyuncularBrad Pitt
Angelina Jolie
Vince Vaughn
Kerry Washington
Adam Brody
Yapım yılı2005ABD
Çıkış tarih(ler)i10 Haziran 2005
Süre120 dakika

Tiffany'de Kahvaltı

Bu sefer yaklaşık 50 yıllık,çok "zarif" bir filmle karşınızdayım.Audrey Hepburn olur da zariflik olmaz mı zaten!
Hep izleyeceğim izleyeceğim diye diye bugüne nasip oldu.
O eski kıyafetler,Audrey Hepburn'ün konuşma tarzı her şey harikaydı.Bana kalırsa altyazılı izleyin ki onun tonlamalarını görün :)
Filmin Yönetmeni: Blake Edwards
Filmin Türü: Romantik, Komedi
IMDB Puanı: 7.8
Yapım Yılı: 1961
Ülke: ABD
Yayınlanan Tarih: 5 Şubat 1963
Senaryo yazarı: Truman Capote, George Axelrod


Amerikalı yazar Capote’nin en meşhur kitabından Blake Edwards’ın sinemaya uyarladığı “Tiffany’de Kahvaltı”da Audrey Hepburn’ü, zengin erkeklere para karşılığı eskortluk yapan Holly Golighty rolünde izliyoruz…
Özgür ruhlu bir tatlı kaçık olan genç kadın, 60′ların New York’unda şehrin en zengin erkeklerini kendine aşık eder ve hiç bitmeyecek bir partinin deyim yerindeyse tam ortasında dururken, arasıra su yüzüne çıkan hüznü üzerinde durmadan taşıyor. Hüzünlü biten gecelerin sabahında şehrin gözalıcı mücevher dükkanı Tiffay vitrini önünde “kahvaltı eden” Holly, yine böyle bir sabahın devamında yeni komşusu Paul Varjak ile tanışıyor ve aralarında platonik bir aşk başlıyor…
Holly, her hafta ünlü bir mafya babasını bir hapishane olan Sing Sing’de ziyaret edip farkında olmadan şifreli mesajları taşıyorken Paul de zengin ve yaşlı bir kadının “sponsorluğu”nda rahat bir yaşam sürüyor. İkilinin birbirleriyle yaptıkları “pencere ziyaretleri”, aynı binada yaşayan Çinli ile yaşanan bitmeyen “gag”lar, filmin unutulmaz müzikleri ve Hepburn’ün tiril tiril eşsiz zerafeti filmin soslarından sadece bir kaçı…

19 Temmuz 2013 Cuma

İzlemekte Olduğum Amerikan Dizileri

İzlediğim Kore dizileri için tık tık.

Düşündüm ve izlediğim bütün dizileri post olarak yaparsam işim uzun :) Hepsini toplamayı düşündüm.
İlk olarak ayrı ayrı post yaptıklarımdan başlayalım :

Pretty Little Liars


2 Broke Girls


Goodwin Games(BİTTİ)


The Carrie Diaries


The White Queen


How I Met Your Mother


Yılların dizisi :) Çok seviyorum zaten.20 dakikalık,çerez,moralinizi yükselten bir dizi.Barney favori karakteriim :) Ted'i de ayrı severim doğrusu :) Çok güzel bir dizi,hala izlemeyen varsa!
Böyle güzel dizileri anlatamıyorum doğrusu.Anlatınca büyüsü bozulacakmış gibi geliyor! En iyisi siz izleyin:)


Once Upon a Time

Fantastik,güzel bir dizi.Bildiğimiz bütün masal kahramanları bu dizide :) Tabii farklı bir şekilde.
Fantastik öğeleri,gizemi seviyorsanız ideal.

Under The Dome

Yeni bir dizi bu.Kasabanın üstüne birden bir kubbe iner ve insanlar mahsur kalırlar.Yiyecekleri,ilaçları hızla tükenmektedir.Bakalım ilerleyen bölümlerde neler olacak :) Mantıklı bir nedene bağlarlarsa en çok akılda kalan dizilerden olabilir.
Stephen King'in romanından uyarlanmıştır.

The Fosters

Tavsiye üzerine başladığım bir dizi,yeni sayılır.
Eşcinsel bir ailenin evlatlık aldığı çocuklarıyla birlikte yaşamlarını anlatıyor.Sıcak bir aile dizisi.Ne yazık ki Amerika bu tarz dizilere pek ilgi göstermiyor ve reytingleri çok düşük,umarım bitmez.

Camp(BİTTİ)


Henüz çok yeni,2.bölümü bugün yayınlandı.
Kamp yaşamını anlatıyor.Altındaki yorumlar ise çok komik.Herkes ülkemizde böyle etkinlikler olmadığından yakınıyor - ki haklılar!
Güzel bir gençlik dizisi :)

Rizzoli&Isles


Bir ara izlemeye başlayıp,devam ettirememiştim.Harika bir polisiye.Dizideki arkadaşlık ve yaşamlarının olduğu bölümler ise çok güldürüyor.Tess Gerritsen kitaplarından yapılıyor,senaryosuna Tess abla :P da yardım ediyor ama birebir aynı değil.Yine de tavsiye ederim :)

GIRLS

Okuduğum güzel yorumlar sayesinde başladığım bir dizi.İlk başlarda izlemeyi bırakacaktım,sonra neler olacak diye merak ede ede bir kaç günde 3 sezonu bitirdim.Zaten 10 bölümcük her sezon ve yarım saatçik :)
Daha çok Hannah'nın yazarlık serüveni ne olacak diye meraktan izliyorum.İzlerken eğlenebileceğiniz bir dizi.


Yazarken yoruldum,kim bilir nasıl izliyorum :p :))

I Me Wed / Evlen Benimle



Bu filmi İremciğimin blogunda görmüştüm ve listeye eklemiştim.Bugün de izlemek nasip oldu.Son zamanlarda hep romantik komedi tarzında çıtır filmler izliyorum ve çok da iyi geliyor doğrusu :) Bknz : Bir Alışverişkoliğin İtirafları,Teklif, Bride Wars ..
Aslında daha çok diziciyken son zamanlarda biraz da filmlere ağırlık vermeyi düşündüm.
Bu film de Kanada yapımıymış(sonradan öğrendim:) Ve yine sonradan öğrendiğim bir şey var,kitaptan film olmuş :)
Isabel Darden,30 yaşında ve mutlu bir kadındır.Ancak bütün arkadaşları evlenmektedir ve çevresinden bu konuda sürekli baskılar almaktadır.(nasıl bir ifadeyse bu:) Sonunda o da sevdiği tek kişiyle evlenmeyi düşünür : Kendisiyle ! Bunun 20 kişilik bir davet olacağını düşünürken ülke çapına yayılır ve o sırada karşısına beyaz atlı prensi çıkar :) Beyaz kısmı yanlış ama gerçekten atlı :)
Bakalım Isabel bu düğünle ilgili ne yapacaktır ?
Bu tarz filmleri seviyorsanız izlemenizi tavsiye ederim :)

Yapım:- Kanada
Tür:Komedi, Romantik,
Süre:90 dakika
Yönetmen:Craig Pryce,
Oyuncular:Erica Durance, Meaghan Rath, Thelma Farmer, Cara Pifko, Catherine Thurlow, Thom Allison, Natalie Brown, Sean Tucker, Vlasta Vrana, Mark Forward, Paul Popowich, Janet-laine Green,
Senaryo:Julie Sherman Wolfe, 
Senaryo (Kitap):-
Yapımcı:Ric Nish, Neil Bregman, Jesse Prupas,

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...