29 Eylül 2012 Cumartesi

Diş ile Düş Arasında


Geçenlerde Müge Sandıkçıoğlu Twitter üzerinden 3 şanslı kişiye kitabını hediye edeceğini bildirmişti.Ben de hemen retweetledim.3 şanslı kişiden biri olacağımı hiç tahmin etmemiştim.Ve imzalı kitabım geçenlerde elime ulaştı.Hemencecik te okudum bitti.
İlk defa yazarından imzalı hediye kitap kazanıyorum.Daha önce Kitap Kurduyum Ben ' den 2 tane kitap kazanmıştım (aynı çekiliş içinde iki kitap vardı) ama yazarından ve imzalı olarak kazanmak bambaşka bir duygu.Paketi açarken çook heyecanlandım :)
Kitabın tasarımına bayıldım öncelikle onu söylemek istiyorum.Potkal Kitap ile Yitik Ülke'nin (Müge Hanım'ın deyişiyle :) -beyin takımı- aynı.Zaten Yitik Ülke'nin bu konuda çok başarılı olduğunu düşünüyorum.
Kitabın adını da çok sevdim.İlk okuyanlara çok ilginç gelebilir ama Müge Hanım'ın biyografisini okuduktan sonra ne kadar anlamlı olduğunu göreceksiniz :) Orası sır olarak kalsın şimdi.Okuyup görelim :)
Kitap denemelerden oluşuyor.Kitabı okurken tam da Müge Hanım'ın istediği gibi -hissettim.Sayfalar su gibi akıp gitti.
Ve sonsöz'de söylenenlerden bazılarını ben de söylediim :) "zevkle bitirdiğine sevinenler" "bitmeseydi keşke diyenler" satırlarda kaybolanlar" "sayfa kenarlarına işaret koyan ya da bazı satırların altını çizenler" "işaretlediği sayfaya bir daha bakmayı aklına koyanlar" "gayret etmiş yazmış işte diye takdir edenler" ...
Müge Sandıkçıoğlu hep yazsa,biz de hep okusak :)
Ve bir daha anladım ki : imzalı kitabın tadı çook başka :) Hele ki öylesine içten yazılan/atılan bir imza :)
Müge Hanım,bir kez daha teşekkür ederim :)

Altı Çizilen Cümleler:

"Her yazma deneyimi öncelikle kendi karanlığını keşfetme yolculuğuyla başlar.Yola çıkarken insan hayatının o noktasından olabildiğince uzaklara,geri dönülmez bir yerlere doğru gitme isteği duyar.....Bu bir kaçış da sayılabilir ama gerçeğin yadsınması anlamına gelmez..." İnci Aral  sf:9-10

* Bir insan niçin yazmak ister ? çook sevdim.Ben de yazmayı çok seven bir insan olduğum için "işte bu benim" dedim :)

-Benim için insanın giysileri gözleridir,sözleridir.Hiç ama hiç hatırlamam giysileri,saatler bile geçirsem insanlarla.Aklımda ve yüreğimde kalan gözleridir ve bana ulaşan sinyalleri.Benim için insan hatırlamak demem,o kişiden bana geçen ya da geçemeyen ışıktır,işarettir,enerjidir. sf: 16-17

-Hayat koca bir soru işareti olduğunu hatırlattığı sürece ,elimizden kayıp gitmesine izin vermemek gereken tek şey "kendi"miz olmalıyız galiba. sf:42

- Ya yolcu gittikten sonra? Yapacak şeyler çok fazla değil artık onun için: çiçekler ve ağaçlar.Doğana da,yaşayana da,gidene de çiçek..Zavallı çiçekler..Ne çok görevleri ve anlamları var.Ya toprak?Toğrağı sadece "gideni" saran olarak görmemek için,yaşarken ona daha yakın olmak gerektiğini gördüm.Toprağın soğukluğunu silebilmek için."Kara toprak aldı onu" dememek,sevgiyle ve gönül huzuruyla gideni yerleştirebilmek için toprağın koynuna.Ama sanırım gidenin ardından en büyük huzur,yaşarken paylaşılanların sıcaklığında bulunuyor.Gidişi taşıyabilmenin gücü,geçmişin hafifliğinden geliyor.Gidişi ile ayakta kalabilmenin sırrı,geçmişin sorumluluğunu taşıyabilmekte saklı.Matem,giden ile güzel yaşamışlığın parlaklığında sönüyor. sf:78

*Eternal sunshine of my spotless mind isimli yazının köşesine bir yıldız çaktım ! :)


2 yorum:

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...